Bu dizinin ilk yazısında bazı tespitlerimden bahsetmiştim, bir sonraki yazıda ise bu doğrultuda ihtiyaçları sıralamaya çalışmıştım. Bu yazıda ise muhtemel bir yol planından bahsetmek istiyorum. Açıkçası uzun bir süredir bu konuda bir fikir çilesi olarak adlandırılabilecek bir süreç yaşıyorum.
Öncesinde, ancak yeni kavrayabildiğim bir durumu ifade etmem sanırım iyi olacak. Son bir ayda farkettiğim durum şu: İngilizce bilmek, zannettiğimden veya zannedildiğinden çok daha önemli bir etken, ve büyük bir ayrıma neden oluyor. İngilizce'ye okuduklarını anlayacak kadar dahi hakim birisi internette dolaşarak biraz uğraşarak da olsa bir şekilde yolunu buluyor ve biyoinformatiğe ilişkin kendini geliştirebilecek kaynaklara bir şekilde ulaşabiliyor; her ne kadar yönlendirmeye ihtiyaç duysa da boşlukları rahatlıkla doldurabiliyor. Ancak İngilizce konusunda kendini yetersiz birisi söz konusu olduğunda çok büyük bir bariyer var: temel düzeyde dahi yeterli Türkçe kaynak olmadığı için kişilerin şevki çabuk kırılıyor ve çok daha fazla miktarda çaba sarfediyorlar. Bu açığı şu sıralar Wikipedi'deki Türkçe biyoinformatik makaleleriyle bir miktar kapatmak mümkün ancak onların da çoğu orjinal makalelerin ufak ve temel kısımlarını kapsıyor, aynı zamanda Türkçeleştirme hatalarından da muzdaripler ve henüz tam anlamıyla kararlı bir yapı yok doğal olarak, biraz daha zamana ihtiyaç var.