15 Şubat 2017 Çarşamba

ABD İzlenimlerim - 2

İlk yazımda ABD'de gözüme çarpan ilk anahtar kelimenin süreklilik olduğundan bahsetmiştim. Bahsetmeye değer bir sonraki kavram ise kişisel başarının her şeyin üzerinde olması.

İlk bakışta kulağa biraz farklı geliyor, öyle ya, ülkemizde kişisel başarıya gelene kadar çok daha önemli şeyler var. Hatta bir insanın kişisel olarak başarılı olması pratikte pek hoş karşılanan bir durum da değil. Örneğin hepimiz zengin olmak istiyoruz ama varlıklı bir insandan bahsederken bile o kişiyi hoş olmayan kelimelerle anıyoruz: "vay ***, gördün mü bindiği arabayı" gibi. Yıldızla sansürlediğim kısma konulabilecek ifadeler açısından çok zengin bir dilimiz var ve en basit imla kurallarında dahi dili kullanmaya özen göstermezken, bu tür durumlarda sınırları zorluyoruz. 

ABD üzerine okuduğum bir yorumda yaklaşık olarak şöyle bir tespit var: "Kişisel başarıyı ne kadar desteklersek, ülke de o kadar kalkınır. İnsanın hayattaki en büyük motivasyonu kişisel başarıdır." Bunun bence en güzel yanlarından birisi, ölçülebilir olması. Bir insanın ne kadar başarılı olduğunu birçok kritere göre değerlendirebilir ve mümkün olduğunca objektif olarak bir sayıya dönüştürebilirsiniz. Çok bencil bir girişimci, sırf daha iyi arabalara binmek ve çok daha iyi bir hayat standardına sahip olmak adına yeni işler kurabilir, ve eğer siz onu desteklerseniz kurduğu işlerde istihdam edeceği çalışanlar vasıtasıyla işsizliği azaltabilirsiniz veya çok hırslı bir bilim adamının ortaya çıkaracağı buluşlar o ülkede teknolojik gelişmenin önünü açar; bu da beraberinde sağlıktan savunmaya kadar birçok alanda etkisini olumlu olarak gösterir. Çok becerikli bir mühendise gerekli imkanları sağlarsanız sizi Mars'a ulaştırabilir. Bu saydığım örneklerin hiçbirinde vatan sevgisi yok, ama bu örneklerdeki insanlar farkında olmasalar dahi ülkelerine en fazla faydası olan insanlar.

Bir de olaya tersinden bakalım: Ülkeyi sevme kavramının içinin boşaltıldığı ve her şeyin üzerinde tutulduğu bir ortamda, kimin ülkeye en çok faydasının olduğunu nasıl ölçersiniz? Hatta belki gerçekten de bir ölçüm yapıldığında, ülkesini sevdiğini iddia eden insanların aslında doğrudan ve dolaylı olarak ülkeye en çok zarar veren insanlar olduğunun ortaya çıktığını görürseniz? Yakın ve uzak tarihimizde bunun onlarca örneği var. Ülkesini sevdiğini söyleyen bir araştırmacı sizin onca emek verdiğiniz bir makaleye adınızı koymazsa örneğin, bir sonraki projede çalışmak için bir motivasyonunuz kalır mı? Veya geliştirdiğiniz kitin ülkenize ve çalıştığınız kuruma ciddi bir ekonomik fayda sağlamasının önündeki engelin, ülkesini çok seven amirinizin danışmanlık adı altında istediği rüşvet olduğunu anladığınızda ne yaparsınız? (Bu arada, bahsi geçen genetik tanı kitlerinin çok benzeri Belçikalı bir şirket tarafından iki ay önce 68 Milyon Euro'ya Agilent'e satıldı.) Ve bunu duyurmaktan dahi çekindiğiniz bir ortamı, yine ülkesini sizden daha çok seven insanlar oluşturmadı mı?

Belki bunun birçok yolu vardır ama, ABD bu noktada sanırım işi çözmüş: ülkesini gerçekten seven aklıbaşında insanlar, geri kalan vatandaşlarının istese de istemese de ülkesine doğrudan faydalı olacakları bir sistem kurmuşlar. Aslında Atatürk de bunu çok uzun zaman önce farklı bir şekilde ifade etmişti: "Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır".

Peki ne yapmak lazım? Şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun, insanın parmağını kaldırmaya dahi mecali kalmadığı zamanlarda bile, düşüncede bile olsa en iyiyi yapmayı yaşatmak. En iyi Python kodlayıcısı, en iyi PCR'cı, en iyi pipet ucu dizici, en iyi makale okuyucusu, en iyi şoför, en iyi market alışverişçisi, en iyi uyuyan, yüzünü en iyi yıkayan... Bir de bunu sürekli yapmak lazım, kesintiye uğratıldığında da buna kavuşmanın hayalini kaybetmemek. Yatağa başını koyduğunda, şu anda olduğu yer neresi olursa olsun, ufukta hiçbir sebep görünmese bile en iyi olmak istediğin şeyde en iyi olacağın günlerin somut bir şekilde hayalini kurmak.


Sözün Özü:
Kişisel başarıya ortam sağlamak, kişilerin isteseler de istemeseler de ülkelerine faydalı olmasına sebep oluyor, ve ABD bunu çözmüş görünüyor.



Proje:
Etrafınıza bir bakın, ve her bir kişinin kendi alanında en iyiler olduğunu hayal edin. Sizce ülkelerine ne gibi faydaları olurdu?

Meraklısına:
Bu yaklaşımın işe yaradığını öğrenmek adına ABD'de büyük bedeller ödenmiş. Daha detaylı bilgi için 1850-1870 dönemini okumanızı öneririm.