Bu blogda şimdiye kadar bahsettiğim biyoinformatiğe başlama hikayemi mümkün olduğunca kronolojik bir sırayla paylaşmaya çalıştım. Bu süreçte tam bir sıraya sokamadığım ancak yeteneklerimi geliştirdiğini düşündüğüm bazı şeyler de vardı, bu yazıda aklıma gelenleri paylaşmak istedim.
Hayatıma büyük ölçüde etki eden ve kısa vadede hayatımı olumsuz etkileyen, uzun vadede ise faydalarını gördüğüm bir özelliğim olduğunu düşünüyorum: eğer bir şeyin mantığını kavrayamazsam, ondan olabildiğince kaçıyorum. Fakat o mantığa hakim olursam da peşini bırak(a)mıyorum. Üniversiteye kadarki süreçte rahatça -ve bazen aşırıya kaçan şekillerde- sorular sorabildiğim için merak ettiğim şeylerin peşine düşebiliyor ve karmaşık kavramları dahi kolayca özümseyebiliyordum. Ancak üniversitede işler değişti: İngilizce soru sorabilecek olgunluk ve özgüvene ulaşıncaya kadar neredeyse 2 sene kaybettim ve bu nedenle araştırmaktan hoşlanabileceğim birçok konudan uzaklaşmak zorunda kaldım. Çoğu ders kitabı da genelde işin mantığını anlatmaktan ve bir sonraki aşamada sorulabilecek soruları cevaplamaktan acizdi. Hele istatistik kitabını hatırlıyorum da; dersi ancak ikinci alışımda geçebilmiştim ve ders kitabından nefret eder duruma gelmiştim. Garip gelebilir ama, serbestlik derecesi [degrees of freedom] kavramını dahi kolay ve anlaşılır bir şekilde anlatacak bir kitap bulamamıştım uzun süre (2 sene önce sonunda buldum, keşfettiğim kitap şimdi başucu kitabım).