Biyoinformatik öğrenmeye
başladığım blogda yazmak artık işin iyice ciddileştiğini kabul etmemi sağladı :) Bu yüzden her şeyden
önce, desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Hocam Ahmet Raşit Öztürk’e teşekkür
ederim.
Moleküler Biyoloji ve Genetik’in
ilk iki yılı çok zordu benim için. Bölüm derslerinin pek çoğunu sadece teorik
olarak öğrenmek hiç hoşuma gitmiyordu; uygulamayla daha iyi öğrendiğimi
biliyordum; böyle olunca pek motivasyonum da kalmamıştı. Tamam bölümü
seviyordum ama her şeyi sözel olarak öğrenip kullanmamak beni epeyce
soğutmuştu, ayrıca hesaplamalı dersleri de bir o kadar seviyordum. İkinci sınıf
sonunda yaptığım Antik DNA stajında öğrendim biyoinformatik diye bir alan
olduğunu. Benden sorumlu olan yüksek lisans öğrencilerinden dinlemiştim ilk defa
ve beni inanılmaz heyecanlandırmıştı.
Üçüncü sınıfa dersler konusunda biraz
daha hevesle başlamıştım. Okuldaki düzen tabii ki aynıydı ama artık
biyoinformatik öğrenmek gibi bir amacım da vardı. Biyoinformatik nedir, nasıl öğrenilir diye
İngilizce araştırma yapmaya başlamıştım ama açıkçası bulduklarımdan pek de bir
şey anlamıyordum. Biyoinformatiktr’yi bulduğumda o kadar mutlu olmuş ve
şaşırmıştım ki! Tüm bloğu okumaya başladım. Biraz daha kavradıktan sonra “Programlama
Odaklı Biyoinformatik Projesi”ni yaptım. Mükemmel bir başlangıç olduğunu
düşünüyorum; çünkü önce programlamanın temellerini çaktırmadan oyunlarla öğretiyor,
sonra da Python’a anlaşılır bir şekilde başlatıyor. Proje bittiğinde programlamanın
bu işte ne kadar önemli olduğunu ve düşündüğümden çok daha keyifli olduğunu
anlamıştım. Bir anda daha fazlasını öğrenmek istemeye başlamıştım ki o yaz
bizim meşhur yaz stajımız oldu.
Bir sonraki yazımda yaz stajında
yaptıklarımızın getirilerini ayrıntılı olarak yazmaya çalışacağım. Yaptıklarımızı
ise bloğumuzda bulabilirsiniz (http://yazstaji2014.blogspot.com.tr/).
Elif